Dolar
32.48
Euro
34.73
Altın
2,337.94
ETH/USDT
3,122.50
BTC/USDT
63,028.00
BIST 100
9,915.62
Dünya

Direnişin sembolü: Filistin Toprak Günü

Tarihi Filistin topraklarındaki İsrail işgaline karşı direnişin sembolü haline gelen Toprak Günü'nün 42. yıl dönümünde, giderek genişleyen İsrail işgali yeniden dünya gündemine taşınıyor.

Turgut Alp Boyraz  | 30.03.2018 - Güncelleme : 30.03.2018
Direnişin sembolü: Filistin Toprak Günü Grafik: AA/Yasin Demirci

Quds

KUDÜS - Turgut Alp Boyraz

Filistinliler, 30 Mart Toprak Günü münasebetiyle düzenleyecekleri gösteri ve etkinliklerle adalet arıyor.

Bu kapsamda bugün abluka altındaki Gazze, işgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs ile İsrail sınırları içinde kalan topraklar ve dünyanın çeşitli başkentleri geniş katılımlı gösterilere hazırlanıyor.

Toprak günü nedir?

İsrail, 30 Mart 1976'da ülkenin kuzeyindeki Celile bölgesinde yaşayan İsrail vatandaşı Filistinlilere ait binlerce dönüm araziye el koydu. Bunun üzerine Filistin halkı, bu gaspı protesto etmek için genel greve gitti ve gösteriler düzenledi.

İsrail polisi gösterilere katılan Filistinlilere ateş açarak 6 kişiyi şehit etti, binlerce kişiyi yaraladı. İsrail'in kuzeyindeki Celile bölgesinde bulunan Deir Hanna beldesinde yaşanan bu olay, polis ile İsrail vatandaşı olan Filistinli kitleler arasında yaşanan ilk kitlesel çatışma olması sebebiyle büyük önem kazandı.

Olayın gerçekleştiği tarihte Deir Hanna beldesinde yaşayan Filistinlilerin yaklaşık yüzde 20'sini Hristiyanlar, geri kalanını ise Müslümanlar oluşturuyordu.

"Toprak Günü" olarak anılan bu olay, İsrail ile Filistin arasındaki çatışmanın kaynağı olan toprak konusunda Filistinlilerin gösterdiği direnişin simgesi olarak görülüyor.

Filistinliler topraklarının yüzde 15'ini kullanabiliyor

Aslında Toprak Günü'nün geçmişi "Nekbe" (Büyük Felaket) olarak bilinen 1948'de İsrail'in kurulması ve sonrasındaki olaylar zincirine kadar uzanıyor.

Filistin İstatistik Merkezinin Mart 2015'teki verilerine göre İsrail, 27 bin kilometrekarelik Filistin topraklarının yüzde 85'ine el koymuş durumda. Filistinliler kendi vatanlarının sadece yüzde 15'ini kullanabiliyor.

Milyonlar sürgünde yaşıyor

Batı Şeria ve Gazze Şeridi'ndeki mülteci kamplarının yanı sıra başta Suriye, Lübnan ve Ürdün olmak üzere dünyanın farklı bölgelerinde vatanlarından uzakta hayat süren milyonlarca Filistinli, hala yüzlerinin "çalınan cennet" olarak tanımladıkları Filistin'e dönük olduğunu her fırsatta dile getiriyor.

Birleşmiş Milletler'in (BM) "Evlerine geri dönmeyi ve komşularıyla huzur içinde yaşamayı arzulayan mültecilerin, mümkün olan en yakın zamanda bu arzularını gerçekleştirmelerine izin verilmeli ve geri dönmemeye karar verenlerin arazileri için tazminat ödenmeli" şeklindeki 194 sayılı kararını ise İsrail uygulamayı reddediyor.

İsrail'in amacı Filistin'i Yahudileştirmek

Toprak Günü dolayısıyla AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Filistin asıllı İsrail milletvekili ve İsrail Parlamentosu Başkan Yardımcısı Ahmed Teybi, bu günün İsrail ile Filistin halkı arasındaki çatışmanın özünü oluşturduğunu söyledi.

Toprak Günü'nün yurt dışında sürgünde olan, işgal altındaki topraklarda yaşayan veya bugün İsrail vatandaşı olan tüm Filistin halkını bir dava etrafında topladığını vurgulayan Teybi, "İsrail, kendi vatandaşı olan Arapların topraklarına el koyuyor. 1967'de işgal ettiği Filistin topraklarında da yasa dışı Yahudi yerleşim yerlerini giderek arttırıyor. Bütün bu politikaların bir tek amacı var. O da Doğu Kudüs'ü ve geri kalan Filistin topraklarını Yahudileştirmek." değerlendirmesinde bulundu.

Filistinlilerin 920 köye girmeleri yasak

Bazı radikal Yahudilerin Mescid-i Aksa'nın statüsünün değiştirilmesi yönündeki taleplerinin giderek arttığına dikkati çeken Teybi, İsrail Parlamentosunun gündeminde olan ve "Yahudi ulus devlet yasası" olarak bilinen "ırkçı" yasanın da bu trendin bir devamı olduğunu belirtti.

Söz konusu yasa tasarısının İsrail'de sadece Yahudilere "karar verme hakkı" tanıdığını hatırlatan Teybi, uygulamada ise bu ayrımcılığın zaten var olduğunu ifade etti.

İsrail toprakları içerisinde bulunan 920 köy ve kasabada Arapların yaşamasının yasak olduğunu dile getiren Teybi, "Türkiye'de Müslüman olmayanların yaşamasının yasak olduğu bir yer yok. Ya da Fransa'da Hristiyan olmayanların yaşamasının yasak olduğu bir yer yok. Ancak İsrail'de Yahudi olmayanların yaşamasının yasak olduğu yüzlerce yer var." dedi.

Teybi, söz konusu 920 köy ve kasabaya yerleşmek isteyenlerin, buranın yöneticisi olan dernek tarzı organizasyonlardan onay alması gerektiğini ve bu yapıların da Yahudi olamayanlara onay vermediğini kaydetti. 

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
İlgili konular
Bu haberi paylaşın