Dolar
32.32
Euro
34.90
Altın
2,215.92
ETH/USDT
3,595.00
BTC/USDT
71,284.00
BIST 100
9,046.46
Yaşam

'Erdoğan ile beraber gömleğimizi kefen olarak giymeye ant içiyoruz'

15 Temmuz'un efsane andını okutan Yusuf Özgün, halka hitaben yaptığı konuşmada "Her gün evden çıkarken gömleğini kefen olarak giyen Recep Tayyip Erdoğan ile beraber kefen giymeye ant içiyoruz." sözleriyle, hafızalara kazınan isimlerden biri oldu.

Çiğdem Alyanak  | 14.07.2018 - Güncelleme : 15.07.2018
'Erdoğan ile beraber gömleğimizi kefen olarak giymeye ant içiyoruz'

Istanbul

İSTANBUL - ÇİĞDEM ALYANAK

Yusuf Özgün, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimine direnmek için Maltepe'de sokağa çıkan halka hitaben yaptığı konuşmada, "Her gün evden çıkarken gömleğini, milletinin istiklali ve istikbali için ezanımız için bayrağımız için vatanımız için geleceğimiz için kefen olarak giyen Recep Tayyip Erdoğan ile beraber kefen giymeye ant içiyoruz." sözleriyle, hafızalara kazınan isimlerden biri oldu.

Maltepe'de ticaretle uğraşan Yusuf Özgün, Küçükyalı'da bir pastanede arkadaşlarıyla sohbet ettiği sırada telefonla arayan arkadaşından Boğaziçi Köprüsü'nün kapatıldığı haberini aldı.

Arkadaşının, "Terör saldırısı olabileceğinden şüpheleniliyor, askerden destek istenmiş. Tanklar köprüyü kapattı" demesinin ardından başka bir arkadaşından darbe haberini alan Özgün, AA muhabirine o gece yaşadıklarını şöyle anlattı:

"Suret-i haktan görünüp ama hiçbir zaman suret-i haktan olmayıp, bu milletin içinde olmayan, üzüntüsüyle üzülmeyen, sevinciyle sevinmeyen emperyalist güçlere kendini teslim etmiş FETÖ ve onun havarilerinin darbe yaptığını öğrendim. Arkadaşlara hemen 'Hiç vakit kaybetmeyin meydana gidiyoruz' dedim. Bu darbe Cumhurbaşkanımıza yapıldı olarak gösteriliyor ama onun nezdinde bütün milletimize, istikbalimize ve istiklalimize yapılan bir darbedir."

"Yüce Allah beni sebep kılmıştı orada"

Maltepe'deki AK Parti binası önünde büyük bir kalabalığın toplandığını, orada bulunanlara Twitter'dan, Instagram'dan, Facebook'tan ve bütün sosyal medya ağlarından çağrı yapmalarını söylediğini ifade eden Özgün, "Allah benim kalbimden korkuyu aldı. Benim orada yaptığım konuşmalarım, insanları sokağa dökmek ve toplamak benim bilinçli bir şekilde yaptığım bir şey değildi. Yüce Allah beni sebep kılmıştı orada." dedi.

Bir taraftan F-16'ların üzerlerinde uçtuğunu ancak kimsenin bunu umursamadığını aktaran Özgün, o gece için "Bir beden başsız olduğu zaman, bir işe yaramaz. Biz başımızı, Cumhurbaşkanımızı merak ediyorduk. O anda Cumhurbaşkanımızın 'Sokağa çıkın' açıklamasını duyduk. O zaman korkumuz umuda, umutsuzluğumuz aydınlık yarınlara dönüştü. Her gün evden çıkarken gömleğini, milletinin istiklali ve istikbali için ezanımız için bayrağımız için vatanımız için geleceğimiz için kefen olarak giyen Recep Tayyip Erdoğan ile beraber kefen giymeye ant içiyoruz dedik. Binlerce kişi ant içti. Çünkü ölüm, imansız olan içindir. İmanlı olan ölümü öldürmüştür. Biz o gece ölümü öldürmüştük." ifadelerini kullandı.

"Polis kardeşlerimizi katletmeye gittiklerini öğrendik"

Maltepe'den sonra Boğaziçi Köprüsü'ne yöneldiklerini aktaran Özgün, "Ben, o gece bu toprakların işgal edilmesi, ezanın dinmesi, bayrağın indirilmesi için FETÖ ve havarilerinin yaptığı işgal girişiminde şehadet şerbetini içememenin acısını yaşıyorum binlerce arkadaşımla beraber." dedi.

Boğaziçi Köprüsü'ne giderken gördükleri iki tankı müdahale etmek için takip ettiklerini anlatan Özgün, sözlerine şöyle devam etti:

"Biz tankları köprüye doğru destek için gidiyor diye düşünmüştük. Sonradan Çevik Kuvvet’teki polis kardeşlerimizin köprüye gitmelerini önlemek için onları katletmeye gittiklerini öğrendik. Köprüye girmeden önce Cumhurbaşkanımızın evinin yakınında 3 tane polis memuru gördüm. 'Biz ne yapabiliriz halk olarak, darbe oluyormuş' dedim. 'Siz buraya gelmeyin, Cumhurbaşkanımızın evine de gitmeyin. Orada tanklar etrafı sardı ama emniyet olarak oranın güvencesi alındı. Buradan ayrılın' dediler. Biz o arada Cumhurbaşkanımızın nerede olduğunu bilmiyorduk. Cumhurbaşkanımız başımızda olmadığı zaman yok olmaya mahkum olacaktık. Emperyalist güçler istediklerini elde etmiş olacaklardı."

"İnsanımıza ateş edenler, kesinlikle Türk askeri değildi"

İnsanlara ateş edenlerin kesinlikle Türk askeri olmadığını ifade eden Özgün, "Bizim insanımıza köprüde veya diğer yerlerde ateş edenler, kesinlikle Türk askeri değildi. Çünkü Türk askeri merhametlidir, şereflidir, yaşatmak için vardır. Türk askeri, öldürmek için yoktur. Onlar, o şerefli üniformayı çalan, bu milletin askeri olmayan, siyonistlere, emperyalistlere ruhunu satmış FETÖ mensuplarıydı. Bu milletin gerçek askeri Ömer Halisdemir’dir. El Bab’ta, Fırat Kalkanı’nda tarih yazandır. Bizim askerimiz onlardır. Eren Bülbül’dür, Yasin Börü’dür bu milletin evladı." diye konuştu.

Boğaziçi Köprüsü'ndeki silah seslerinin hala kulağında olduğunu dile getiren Özgün, şöyle devam etti:

"O makineli tüfeğin kırma kolunun çekildiğini anda ilk aklıma gelen oğlum oldu. Ama kendime şunu dedim; 'Evladım babasız yaşar ama her zaman babasıyla gurur duyacak'. Çünkü emperyalist güçlerin, siyonistlerin işgal etmeye kalkıştıkları vatan için susturmak istedikleri ezanımız, indirmek istedikleri bayrağımız için babası şehit olacaktı. O gün bizde geri dönüş düşüncesi yoktu. Arkadaşlarımız birlikte ölmeyi bekliyorduk. Düşünseniz de ateş ediyorlar ve insanlar kurşuna yürüyor. Şehadete, Rabb'ine yürüyor. Böyle bir şey olabilir mi?"

"15 Temmuz emperyalist hakimiyetinin sona erdiği gün"

Sabaha karşı Nurettin Baransel Kışlası'na gittiklerini, emniyet müdürünün kışlanın önünün kapatılması gerektiğini söylediğini ifade eden Özgün, "Millet o gün kışlanın önüne gitmeseydi ölü sayısı artardı. Çünkü köprüdeki ve kışladaki askerler birbirleriyle iletişim halindeydi." dedi.

Kışladaki komutanlardan birinin agresif tavırlar sergilediğini, "Bu mücadele kolay kolay bitmeyecek. Köprüdeki komutanımız şehit edildi." dediğini aktaran Özgün, "O anda ben onun yakasına saldırdım ve 'Ne şehidinden bahsediyorsun? İmansızlara ruhunu satmış, bu millete, bu vatana, bu bayrağa saldıran, savaş açan nasıl şehit olur?' dedim. Meğer o da onlardanmış. O arada emniyet müdürümüzün talimatıyla beni uzaklaştırdılar." diyerek o anı anlattı.

Yusuf Özgün, "15 Temmuz'u, bu topraklarda emperyalist hakimiyetinin sona erdiği gün, bir milletin yeniden dirilişi, küfrün yıkılışı, hakkın galip geldiği gün olarak görüyorum. O gece bir kesimin destanı değildi. O gece, 81 milyon aziz Türk milletinin destanıydı." diyerek sözlerini tamamladı.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
İlgili konular
Bu haberi paylaşın