Dolar
32.54
Euro
34.87
Altın
2,322.28
ETH/USDT
3,206.20
BTC/USDT
66,312.00
BIST 100
9,645.02
Analiz

Fransa'da ibre 'mutedil' ve 'deneyimli' aday Juppe'den yana

Fransa'da cumhurbaşkanlığı seçimlerine 6 ay kala, aday adaylarının son manevraları ve siyasi partilerin aday belirleme yarışı bütün hızıyla devam ediyor.

21.10.2016 - Güncelleme : 21.10.2016
Fransa'da ibre 'mutedil' ve 'deneyimli' aday Juppe'den yana

STRASBOURG - Ömer Aydın

Fransa'da cumhurbaşkanlığı seçimlerine 6 ay kala, aday adaylarının son manevraları ve siyasi partilerin aday belirleme yarışı bütün hızıyla devam ediyor. 23 Nisan ve 7 Mayıs tarihlerinde iki turlu olarak yapılacak seçimlerde Fransa’yı 5 yıl yönetecek cumhurbaşkanı belli olacak.

Pek de parlak olmayan Sosyalist Parti dönemi ve François Hollande yönetiminden sonra kamuoyu yoklamaları, Fransız seçmenin gelecek dönemde aşırı sağ ve sağ arasında bir tercihte bulunacağını gösteriyor.

Üç ayrı blok olarak ifade edilebilecek Fransız siyasi yapısını, - en azından cumhurbaşkanlığı seçimlerinde - son dönemde merkez sağ tercihler yönlendiriyor. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ve hemen ardından, yarı başkanlık sistemi gereği yapılacak milletvekili seçimlerinde sağ ve merkez sağı temsilen Cumhuriyetçiler Partisi, solu temsilen iktidardaki Sosyalist Parti ve aşırı sağın geleneksel temsilcisi Ulusal Cephe yarışacak.

Mevcut Cumhurbaşkanı François Hollande ve sol hükümetin Fransa açısından zor bir dönemde oynadığı kritik rol ve sosyo-ekonomik buhranlarla dolu 5 yıl sonrasında hayli güç kaybettiği tartışmasız. Fransız solu, son kamuoyu yoklamalarında tarihinin en düşük oy oranıyla karşı karşıya olma riskini yaşıyor. Solun adayı ocak ayında ilan edilecek, fakat yeni bir atılım ve rüzgar yakalanması açısından aday belirleme ve ilanının daha erkene alınması tartışmaları devam ediyor.

Fransız sağında liderlik yarışı

Adaylık veya daha geniş anlamıyla liderlik konusunda en rahat siyasi akım şüphesiz Fransız aşırı sağı Ulusal Cephe. Tartışmalı bir yöntemle babasının koltuğuna oturup Ulusal Cephe’de reform ve açılım peşine düşen Marine Le Pen, partinin tek ve tartışmasız adayı.

Seçimler ve genel siyasi ortam söz konusu olduğunda kazanın kaynadığı asıl siyasi alanın Fransız sağı ve merkez sağı olduğu söylenebilir. Bir önceki dönemde iktidarda olan, son 5 yılda hem kadro hem de parti adı değişimiyle oldukça çalkantılı bir dönem geçiren sağ, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin de en hareketli bloğu.

Fransız sağında cumhurbaşkanlığı seçimleri için aday belirleme çalışmaları, Nicolas Sarkozy’nin 2012’de François Hollande’a karşı seçimleri kaybettiği gün başladı. Sarkozy’nin yıllardır devam eden yolsuzluk, görevi kötüye kullanma, ihanet ve adam kayırma gibi davaları hep bir sonraki seçimlerde adaylık perspektifinden değerlendirildi. Parti adı, yönetimi ve teşkilatları bu dönemde değiştirildi, yenilendi. Son bir yıl içerisinde ise 2017 seçimlerine Fransız sağının hangi isim liderliğinde gireceği yarışı alevlendi.

Şimdiye kadar 10 civarında ciddi adayın meydana çıktığı sağ blokta 20 ve 27 Kasım tarihlerinde ön seçim yapılarak nihai aday belirlenecek. Bu, Fransız sağının en azından gelecek 5 yıl için yol ve kadrosunu belirlemesi anlamına geliyor. Öne çıkan iki aday var, daha doğrusu aylardır giderek hararetlenen yarışta top, iki ismin etrafında dönüyor. Eski cumhurbaşkanı ve partinin mevcut lideri Nicolas Sarkozy ve eski başbakan, şu an Bordeaux belediye başkanlığı görevini yürüten Alain Juppe. Son araştırmalar Sarkozy’nin parti içi dengeler ve delegeler nezdinde güçlü olduğunu gösterirken, Juppe Fransız seçmenin gönlünde taht kurmayı çoktan başardı.

Saldırgan, ayrıştırıcı, kavgacı ve rövanşist Sarkozy karşısında Fransız halkına orta yolu, sükuneti ve birleştirici aklı taahhüt eden Juppe, anketlerde adaylık ve daha sonra yapılacak seçimlerde cumhurbaşkanlığı makamı için en çok şans verilen isim.

Tecrübenin adayı birleştirici Juppe

Fransız siyasetinde tecrübe ve siyasi geçmiş, belki de başka hiç bir ülkede olmadığı kadar etkili ve gelenekselleşen bir artı değer olarak görülüyor. Devlet yönetiminde ve hükümetlerde görev alan isimler uzun bir siyasi geçmişe sahip. Fransa’nın son 30 yılına damga vuran cumhurbaşkanı, başbakan ve bakanların listesini çıkardığımızda, dönem dönem isimlerin değiştiğini fakat aynı kişilerin siyasi ve idari yapıya geri dönüşler yaptığını görüyoruz. Nitekim son 10 yılda kurulan hükümetlerde görev alan bir çok bakan 1980 ve 90’lı yıllar hükümetlerinde de yer aldı. Alain Juppe de Fransız siyasetinde uzun yıllardır bulunan, başbakanlık yapmış ve farklı bakanlık koltuklarında oturmuş bir isim.

1945 doğumlu ve Fransa'nın mevcut en tecrübeli siyasetçisi olarak görülen Juppe, 1976 yılından bu yana Fransa siyasetinde önemli görevler üstlendi. Fransa’nın sembol isimlerinden Eski Cumhurbaşkanı Jacques Chirac’ın uzun yıllar kader arkadaşlığını yapmış olan Juppe’nin mesleği vergi müfettişliği. Mütevazı bir aileden gelen Juppe, Fransız kamu idaresi ve siyasetine parlak yöneticiler yetiştiren Ulusal Yöneticiler Okulu (ENA) mezunu. 1945 yılında kurulan ENA, şimdiye kadar Fransız siyasetine binlerce yönetici yetiştirdiği gibi, cumhurbaşkanları, başbakanlar ve bakanlar başta olmak üzere kamu idaresinde görev yapan binlerce yöneticiyi de yetiştirerek tartışmasız bir konum elde etti.

1976 yılında Chirac’ın yanında siyasete başlayan Juppe, Paris belediye başkan yardımcılığı ile siyasette ilk basamakları tırmanmaya başladı. Seçim bölgesi olan Bordeaux kentinde 20 yıla yakın bir süre belediye başkanlığı yapan Juppe, Fransa yönetiminde de başbakan, dışişleri, savunma, maliye, ekonomi ve çevre bakanı olarak görev yaptı.

Siyasetten men cezası

Kader arkadaşı Chirac’ın cumhurbaşkanı olduğu dönemde 1993-1995 yıllarında dışişleri bakanlığı ve 1995-1997 döneminde de başbakanlık görevini üstlendi. Yine Chirac’ın öncülüğünde kurulan birçok partide başkanlık ve yöneticilik yaptı. Jacques Chirac 2002 yılında cumhurbaşkanı seçildiğinde kurulan yeni partinin başına geçti. Fransız sağının adresi haline gelen Ulusal Birlik Partisi (UMP) ve daha sonra değiştirilen adıyla Cumhuriyetçiler’de (LR) önemli görevler üstlendi.

Juppe, parlak siyasi kariyeri süresince 1 yıl siyasetten men cezası alarak Kanada’ya göçmek zorunda kalışıyla da Fransız siyasetinde farklı bir yere sahip. 1993 yılında Paris belediye başkan yardımcılığı görevini yürüttüğü sırada, haksız kazanç, görevi kötüye kullanmak ve devlet malını haksız şekilde devretmek suçlarından, 2004 yılında Versailles Mahkemesi’nin verdiği kararla 14 ay hapis ve 1 yıl siyasetten men cezasına çarptırıldı.

Siyasetten men cezası sonrasında tüm görevlerinden istifa ederken, lideri olduğu Halk Hareketi Birliği Partisi’nin başkanlığına daha sonra tarihi rakibi olacak Nicolas Sarkozy getirildi.

Juppe’nin Fransa hükümetlerinde dışişleri bakanı olarak görev yaptığı dönemlerde kritik kararlar alındı. İlk defa bu göreve getirildiği 1994 yılında Ruanda’da soykırım yaşandı ve Fransa’nın bu soykırımdaki rolü yıllarca tartışıldı. Yıllar sonra yeniden bu göreve getirildiğinde ise Libya’ya askeri operasyon çağrısı yaptı ve Fransa’nın müdahalesi ile Libya’da Kaddafi dönemi sona erdi, ülke uzun yıllar sürecek bir kaos ortamına sürüklendi.

Önce adaylık sonra cumhurbaşkanlığı yarışı

Fransız merkez sağının cumhurbaşkanı adayı kasım ayında yapılacak ön seçimle belli olacak. İki turlu olarak ve parti üyelerinin oylarıyla seçilecek aday, merkez sağı cumhurbaşkanlığı seçimlerinde temsil edecek. Son 5 yılda oldukça güç kaybeden sol partilerin adayının seçimlerde başarılı olması beklenmiyor. Bu durumda merkez sağ ve liderliğini Le Pen’in yaptığı aşırı sağ arasında bir yarışın olacağı beklentisi var.

Juppe, en güçlü rakibi Sarkozy’ye karşı Fransız halkı nezdinde destek bulsa da konu parti delegeleri ve teşkilatlarına geldiğinde şansının daha az olduğu ifade ediliyor. Ön seçime bir ay kala, bu dengenin değişip değişmeyeceği merak edilirken, kamuoyundan gelen baskının ön seçimde belirleyici olacağı vurgulanıyor.

Cumhurbaşkanlığı için Sosyalist Parti’nin Hollande ile ikinci bir şansı deneyip denemeyeceği bugünlerde kulisleri hareketlendirirken, istifa eden Ekonomi Bakanı Emmanuel Macron’un Juppe’den sonra en çok bu makama layık görülen kişi olduğu da belirtilmeli. Anketler, Sol’un adayı olarak Macron’un belirlenmesi durumunda Fransa siyasetinde kartların yeniden karılacağına işaret ediyor. Hollande’ın yeniden adaylığı durumunda kazanma şansı ise yok denecek kadar az. Başbakan Manuel Valls veya Çevre Bakanı ve 2007 seçimlerinin kaybedeni Segolene Royal’in isimlerinin de aday adayları arasında geçtiğini not edelim.

Juppe’nin farkı ne?

Seçim hazırlıkları ve aday belirleme dönemine girildiği bu yılın başından itibaren Fransız kamuoyunun “hassas olduğu gündemler” birer birer saklandığı raflardan indirildi. 2015’in başında ve sonunda meydana gelen terör olayları ile bir anda 'saldırma' pozisyonuna geçen Fransa, siyasetinde de bu duruşu benimsedi. Son aylarda gazete manşetlerinin büyük bir bölümü ‘terör, radikalleşme, İslam, yabancılar, göçmenler’ vb. gibi konulara ayrıldı. Siyasilerin söylemleri ve gündem oluşturma çabaları da bu konuların Fransız halkına oy kaygısı ile “hatırlatıldığı” gerçeğini ortaya koyuyor. Juppe, tam da bu noktada diğer adaylardan ayrı bir yerde olduğunun işaretini verdi. Kullandığı dil, kabul ve itiraz hususunda ele aldığı konular ve sorunları çözmedeki yaklaşımı, onu daha sakin, orta yolu tercih eden, birleştirici ve ağırbaşlı bir siyasetçi olarak ortaya çıkardı.

‘Geçmişten ders alarak, geleceğe yol açmak’ şeklinde ifade edilebilecek söylemle, eski hatalarını tekrarlamak istemeyen, en azından aynı hataların çoğalmasının önüne geçmekte kararlı görünen bir Juppe var siyaset sahnesinde.

Fransa'daki Türklerin beklentileri

Fransa’da 600 bine yakın Türk vatandaşına yönelik oluşturulan ‘Alain Juppe'ye Destek Komitesi’ Başkanı siyasetçi Metin Yavuz, Juppe’nin ötekileştirici bir lider olmaktan kaçınan, birleştirici tavrıyla “devlet adamı” imajının Fransa’da bugünkü temsilcisi olarak görüldüğünü söylüyor. Sürekli gündeme getirilen yabancılar, göçmenler ve İslamofobi tartışmalarında Juppe’nin tavrının diğer adaylardan farklı olduğuna değinen Yavuz, “Yabancılar ve göçmenler konusunda da oldukça şeffaf biri. Bir zenginlik olduğunu sürekli tekrarlıyor. Türkiye hakkında da hep açık oldu. Türkiye’nin çok önemli bir ortak, tarihi ilişkilerimizin olduğu güçlü bir ülke olduğunu her fırsatta dile getiriyor” şeklinde konuşuyor.

Juppe’nin diğer adaylardan farkı konusunda ise Yavuz, “Fransa aslında bir travma geçiriyor. Hem siyasi hem de ekonomik alanda travma geçiren bir ülkede bu durumu önleyebilecek veya en azından büyümesinin önüne geçebilecek kişi Alain Juppe” yanıtını veriyor.

Son dönemde parti toplantıları ve adaylık için yürüttüğü kampanyalarda kullandığı birleştirici dil ile ön plana çıkan Juppe, en güçlü rakibi Sarkozy’nin aksine göçmenler, yabancılar, İslam ve Fransız kimliği gibi tartışmalı konulara sükunet ile yaklaşma çabasıyla dikkati çekti.

Türkiye ile ilişkiler olumlu etkilenecek

Juppe’nin 20 yıla yakın belediye başkanı olarak görev yaptığı Bordeaux şehrinde yaşayan ve kendisini yakından tanıyan gazeteci Burhan Özkoşar, Juppe’nin seçilmesi durumunda Fransa-Türkiye hatta Türkiye-Avrupa Birliği (AB) ilişkilerinde önemli gelişmelerin olacağını kaydediyor. Özkoşar, “Alain Juppe Türk dostudur. Eski Cumhurbaşkanı Jacques Chirac ekolünden gelen Juppe, geçmişte dışişleri bakanlığı görevinde bulunduğu sırada Türkiye ile ilişkileri geliştiren bakandır. Başbakanlığı döneminde de yakınlık göstermişti. Unutulmaması gerekir ki Jaques Chirac Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğini desteklemiş tek Fransız liderdir. Alain Juppe’nin Türkiye hakkında, siyasi kaygılardan dolayı tek bir olumsuz demecini hatırlıyorum” ifadeleriyle Juppe’nin temmuz ayında yaptığı, “Gittikçe zayıflayan AB’nin Balkan ülkeleri ve Türkiye’nin üyelik müzakerelerine son vermesi” açıklamasına atıfta bulunuyor.

Bordeaux belediye başkanlığı döneminde farklı bir yönetim tavrı sergilediğini ve bunun tüm Fransa’da hissedildiğini belirten Özkoşar, “Cumhurbaşkanlığı için favori olarak adı geçen Alain Juppe seçildiğinde Türkiye ile ilişkilerin müspet yönde gelişeceğini düşünmekteyim. Çünkü Juppe Türkiye’yi gençlik yıllarından beri tanıyor. Aynı zamanda uzun yıllardır Bordeaux belediye başkanı da olan Juppe, bölgesinde yaşayan Türkler ile sürekli iyi ilişkiler içinde olmuştu” ifadelerini kullanıyor.

Birlik, dayanışma ve orta yol

Mitterand döneminde dışişleri bakanı, Chirac döneminde merkez sağ parti kurucusu, Sarkozy döneminde dışişleri bakanı ve son 30 yılda birçok farklı bakanlık görevlerinde bulunmuş olan Juppe, birleştirici, dayanışmayı ön plana çıkaran, meselelere sükunet ile yaklaşıp orta yolu bulmayı başaran veya en azından bunu hedefleyen bir politikacı olarak gösteriliyor.

Fransa’nın yaşadığı sosyo-ekonomik travmadan kurtulması için mutlaka ayrıştırıcı ve ötekileştirici söylemlerden kaçınılması çağrısı yaparken, çatışma söylemini benimseyen rakipleri karşısında bir “bilge lider” kimliğiyle öne çıkıyor.

Şimdiye kadar, aday adaylığı çalışmaları sürecinde birçok bölgede yabancılar, göçmenler ve dini grupların temsilcileri ile bir araya gelen Juppe, “değerlerini sürekli kaybeden bir Fransa gerçeği ve sağduyu arasında” tercih yapmakta zorlanan Fransız seçmenin son günlerde desteğini kazanmış görünüyor.

20 ve 27 Kasım tarihlerinde yapılacak ön seçim ile Fransız merkez sağının cumhurbaşkanı adayı belirlenmiş olacak. Altı ay sonra sandıklardan hangi ismin cumhurbaşkanı olarak çıkacağı belirsiz, fakat Alain Juppe’nin, Fransız siyasetine seçim kampanyaları döneminde biraz da olsa sükunet ve “ağırlık” kazandıracağı kesin. Juppe’nin Fransa için sunduğu kurtuluş reçetesi de buna işaret ediyor: Yatıştırmak, Birleştirmek ve Değiştirmek.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
İlgili konular
Bu haberi paylaşın